Şeytan Duymadan Önce - Before The Devil Knows You’re Dead * Şubat 2008

25 Mart 2008 Salı


Maddi zorluğa düşen borsa simsarı Andy ve kardeşi Hank, anne ve babalarının sahip olduğu mücevherci dükkânını soymaya karar verirler fakat şansları iyi gitmez…

Sidney Lumet’nin yönettiği ve Philip Seymour Hoffman, Ethan Hawke ile Albert Finney’in oynadığı film, sözde kurbansız suç planlarının kontrolden çıkmasıyla ortaya çıkan sonuçlarla baş etmeye çalışan iki kardeşin gerilim ve heyecan dolu mücadelesini konu alıyor…

Hanson ailesi banliyöde oturan, ortalama, hali vakti yerinde bir ailedir. Charles, (Albert Finney) doğum gününü, kendisine geçmiş 50 yılda olduğu gibi daha nice yıllar araba kullanma garantisi sağlayacak ehliyet sınavıyla birlikte kutlamaktadır. Bu arada karısını, semtlerindeki alış veriş merkezine bırakır ve ehliyet testi için yoluna devam eder. Charles ve karısı Nanette (Rosemary Harris) yıllardır bir dükkan işletmektedirler. Üç çocukları vardır: Andy (Philip Seymour Hoffman), daha genç olan Hank (Ethan Hawke) ve kız kardeşleri Katherine (Arija Bareikis). Ve üçü de o dükkanı avuçlarının içi gibi bilmektedirler. Bu onların aile işidir. Ancak Andy, bir şirkette başaralı bir yönetici olunca bu işe girmemeyi tercih eder.

Hank’se kardeşi kadar şanslı değildir. Boşanmış, küçük bir apartman dairesinde tek başına yaşayan ve üstüne üstlük nafaka ödeyen biridir Hank. Derdini dökmek için soluğu sürekli, Andy’yle sık sık buluştukları Mooney’s Pub’da alır.

Hank ne zaman dert yumağı ve çaresizlik içinde ortaya çıksa, Andy hemen zekasını ve kurnazlığını çalıştırır. Ancak keskin zekası Gina (Marisa Tomei) ile olan evliliğine yardım etmemektedir. Karısıyla daha iyi günleri olmuştur. Ve yakın zamanda yaptıkları Brezilya seyahati sadece bir zamanlar ne kadar mutlu olduklarını gösteren geçici bir hatırlatmadır.

Andy diğer meselelerin hakkından gelebilmektedir ama geleceği hiç de parlak değildir. Birincisi uyuşturucu sorunu vardır ve asıl önemlisi, şirketini mali olarak batıracak bir noktaya ulaşmıştır. Ama hiç kimse onun neyin içinde olduğundan ve aklından geçenlerden şüphelenmeyecektir. Çoğumuz gibi, o da çözümün para olduğunu düşünür. Ama çok azımız gibi, o parayı elde etmenin akla gelmedik bir yönetmini bulur. Tek yapması gereken planını uygularken küçük kardeşiyle hareket etmek.

Andy, bir süre sonra kardeşine, ikisini de kurtaracak parayı bulmak için bir fikri olduğunu ima etmeye başlar. Hank meraklanır, Andy’yse öylesine sataşıyormuş gibi yapar; ta ki, Hank işin aslını öğrenmeye hazır olana dek de öyle yapacaktır. Andy için şimdi sıra kardeşini ayartmaktadır: bunun için ona biraz para verir ve işi yapmak içincesaretini topladığında geri gelmesini önerir. Hank düşünüp taşınırken, Andy, çalıntı mücevher alım satımı yapmaya gönüllü bir adamı ziyaret etmeyi düşünür.

Hank, kardeşinin, ailelerine ait mücevher dükkanını soymayı planladığını öğrenince adeta dehşete kapılır. Bu yüzden anlaşmaya yanaşmayınca, Andy onunla alay etmeye başlar. O bir bebek mi yoksa bir erkek mi? Üstelik, bu ne kadar zor olabilirdi ki? Andy, dükkanda çalışan tezgahtar yaşlı kadınındükkanı her zamanki gibi açacağını ummaktadır. Hank, kadın daha ne olduğunu anlamadan içeri kolayca girip çıkabilir.

Hank’in gururu kırılır ancak ihtiyacı olduğu için kabul eder. Ama bu işi yalnız yapmaktan korkar. Bu yüzden Mooney’s Pub’dan tanıdığı serseri bir hırsız olan Bobby’yi (Brian F. O’Byrne) kiralar. Ve onu sabahın çok erken bir saatinde alır.

Yolda, Bobby silahını okşar. Hank’iyse silaha bakmak bile dehşete düşürür.Bobby arabada kalmayı ve işi onun yapmasını önerir, ancak Hank korkuya kapılır ve ondan emrini yerine getirmesini ister. Arabada sessizce bekleyen ve tanınmamak için kılık değiştiren Hank, bir süre sonra tüm planın darmadağın olduğunu görür. Bobby, kan gölü ve cam kırıkları arasında caddenin ortasında ölmüş halde yatmaktadır. Hank sadece dükkanın içinde neler yaşandığını hayal edebilmektedir.

Charles olay yerine geldiğinde sadece dükkanını soyulmuş olarak bulmaz, aynı zamanda karısının da ölümcül bir yara aldığını görür. Sarsılmış bir halde, çocuklarını annelerinin başucunda toplar.Karısının sağlığı kötüye gittikçe, Charles kahrolur. Kendisine yeterince çabuk cevap vermeyen yetkililerin tavrı karşısında, bu kez ipuçlarını kendi bir araya getirmeye başlar. Elindeki tek ipucu, gazetede kimliği açıklanan ve olay sırasında ölen soyguncu hakkındaki bilgidir.

Charles, kendisine elle tutulur bir bilgi sağlayamayan polisin adeta başının etini yer. Karısı ölmek üzeredir. Hayatı paramparça olmuştur. yaşadığı acının nedenin kendi öz oğulları olduğunu bilmemektedir.

Hank şok içindedir. Andy’ye çılgına dönmüş, hatta öfke kusmaktadır. Hank, her zaman olduğu gibi, her şeyi berbat etmiştir. Daha nelerle yüzyüze gelecekler? Olanları başka kim biliyor ve bunun arkasında kim var?

Charles gerçeğe yaklaştıkça, kimsenin aklının ucundan geçmeyen şeytani gerçekler de su yüzüne çıkmaya başlar. Bir İrlanda halk deyişinde söylendiği gibi: Hepimiz günahkarız. Ve günahkarlar olarak, en iyisi, şeytan öldüğünü bilmeden yarım saat önce cennete varmak.

KÜNYE
Yönetmen: Sidney Lumet
Oyuncular: Albert Finney , Michael Shannon, Ethan Hawke,
Senaryo: Kelly Masterson
Tür: Dram-Gerilim-Aksiyon
Süre: 123
Yapım yılı: 2007
Ülke: ABD

0 yorum: